
İnfertilite Nedir?
İnfertilite Bebek Sahibi Olamamaya Neden Mi?
Tıbbi bir terim olan infertilitenin halk arasındaki kullanılışı kısırlık olarak bilinmektedir.
Cinsel birlikteliğin üzerinden ortalama bir yılı aşkın süre geçtiyse ve her hangi bir korunma yöntemi uygulamadan gebelik oluşmaması durumunda oluşan sağlık problemi olarak tanımlanır.
İnfierlitilite Teşhisi Nasıl Konulur?
Her toplumun kendi özellikleri içerisinde kısırlığa rastlamak mümkündür. Dünya genelinde olarak %15 civarında infeiertilite sorunu yaşayan çiftler bulunmaktadır.
Çiftlerin 1 yılı aşkın bekleme sonrası uzman bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına görülmeleri sonucu yapılacak tetkik ve tanılar sonrası infeiertilite yani kısır olup olmadığı teşhisi konulmaktadır.
Patalojik bir sonuca bağlı olmayan hastalarda herhangi bir nedene bağlı olmayan kısırlık görülebilmektedir.
İnfertilite Nedenleri Nelerdir?
Kadın ve erkek çiftlerde farklı sebeplere bağlı olmakla birlikte, Uzmanlarca infeiertilite sebep olacak bir nedenleri şöyle sıralamak mümkündür.
Çiftlerin yaşı; Doğurganlık oranı 18 ve 50 yaş arası ortalama olarak kabul edilmekte yaş ilerlemesi ile ters orantılı olarak gebelik şansı azalmaktadır.
Üretilen sperm ve yumurta sayıları ve kaliteleri zamanla düşüş yönünde ivme göstermektedir. 30 yaş üzeri gebe olasılığı azalmaktadır.
Cinsel birliktelik; Çiftlerin cinsel aktivitelerinin sıklığı gebelik olma şansını yükseltmektedir.
Cinsel ilişki sırasında yeterlilik, sağlıklı sperm sayısının rahime ulaşması etkendir. Unutulmaması gereken bir uyarı, yumurtlama dönemlerinin takip edilmesi gebelik oluşumunda etkendir.
Yaşam tarzı; beslenme alışkanlıklarından tutunda, düzenli uyku, alkol ve sigara alışkanlığı, elektronik cihazlar ile geçirilen süreler ve daha pek çok dış etken gebelik oluşumunda belirleyici faktörlerdendir.
Geçirilen cerrahi operasyonlar ve kronik hastalıklar; Tıbben müdahale edilmiş rahim, testis ameliyatları, kanser hastalığı gibi ölümcül hastalıklarda alınan tıbbı cihaz destekleri kısırlık nedenleri içerisinde yer alır.
Genetik; Genetik konusunda ön yargı olmasına rağmen bilimsel açıdan geçerli kanıt bulunmamaktadır.