Binance

Borsa Nedir ve Ne Değildir?

Borsa Nedir ve Ne Değildir?
Borsa Nedir ve Ne Değildir?

Borsa Nedir ve Ne Değildir?

Sihirli “borsa” kelimesi. Bazılarımıza göre sıkıntılarımızdan kurtulabilmek için kestirme bir yol, bazılarımız içinse hiç tanışılmaması gereken cazibeli fakat tehlikeli bir uğraş. Ancak hiç dikkat ettiniz mi; borsayı bize kimler anlatıyor? Veya borsa hakkındaki algılarımız nasıl şekilleniyor?

Sonuçta borsa kelimesi ile karşılaştığımızda hissettiklerimizin ne kadarı bize ait? Yoksa başkalarının hataları mı temel bilgi kaynağımız. Gelin şu borsa denen kavrama farklı pencerelerden bir kez daha bakalım.

Ben borsa ile tanışalı 23 yıl geçmiş. Geldiğim bu noktada borsa benim için; saygı duyulması ve ciddi emek harcanması gereken bir kavram olarak önümde duruyor. Biliyorum ki o benim için çok önemli fakat ben onun için okyanusta bir damlayım. Bu nedenle çok çalışıyor, ondan çekiniyor, yapabileceklerimi yapıyor ve yapamadıklarım için üzülmüyorum. Herkes ile konuşmuyor ve daima bir çift kulak tıkacı kullanıyorum. Sonuçta bu ilişkiden alabileceğimi alıyor (ki oldukça tatminkar bir seviye) ve geri kalan zamanımda hayatın keyfini çıkartmaya çalışıyorum.

Şimdide bu tecrübe avantajını bir kenara koyup bilmeyen veya az bilen birisi olarak borsa ile tanışsaydım ne olurdu ona bir bakalım. Örneğin bu isteğimi yakın çevrem ile paylaştım ve sizce neler duymuş olabilirim?

  • “Borsa mı dedin kumar yani”,
  • “Sakın bulaşma, her şeyini kaybedersin”
  • “İyi diyorsun da borsa seni aşar, keriz gibi silkelenirsin orada”
  • “Abi iyi yapmışsın girmekle, benim bir tanıdığım var süper tüyolar veriyor. İstersen seni onunla tanıştırayım”
  • “Valla ben biraz denemiştim, önce kazanır gibi oldum ama sonra hepsini kaybettim, iyisi mi sen paranı bankaya yatır”
  • “Harika bir fikir, Forex diye bir şey varmış, kısa zamanda paranı katlıyormuşsun”

Tecrübe sahibi olarak anlattıklarımla, tecrübesiz kişinin borsa hakkında etrafından duydukları arasındaki çelişkiyi fark etmişsinizdir. Peki, nedir bu çelişki? Yanıt, borsanın ta kendisi. Aklınız biraz karıştı ise rakamlarla örnekler vererek bu karışıklığın önüne geçelim. Sizce borsa ile ilgilenenlerin yüzde kaçı alım satımları sonucunda zarardadır. Pek çok kaynağa göre % 90’ın üzerinde. Üstelik bu oranlar bize ait olmayıp tüm dünya için geçerlidir ( gelişmiş veya daha sistematik ülkelerde birkaç puan azalabilir).  Korkunç bir istatistik değil mi? Ancak gerçekler böyle. Açıklaması ise şu şekildedir. Bu işten bir kesim sistemli (sürekli ve istikrarlı) olarak para kazanıyorsa (ki kazanıyor), birilerinin sürekli olarak kaybetmesi gerekir. Zira borsada birinin kazanması için bir başkası kaybetmelidir.

Şimdi gelelim işin en önemli yerine. İstikrarlı olarak para kazanmak demek bu kitlenin (bana göre % 5 olan) pek değişmediği anlamına gelir.  Peki, kimdir bunlar? Genel olarak kurumsal yatırımcılar, kurumsal olmayan büyük yatırımcılar, spekülatörler ve derin sularda yüzmeyi becerebilen sınırlı sayıdaki küçük yatırımcılar. Fark ettiniz mi bilmiyorum, kazananlar yapıları gereği az ile yetinemeyecek kadar büyükler ve sürekli olarak kendilerini besleyecek  (% 90’lık bölüm) kitleye ihtiyaç duyarlar. İşte borsa denen şey bu kısır döngü ile hayatına devam eder.

İstikrarlı olarak kazananlar (% 10’lik kitle) büyük oranda değişmezken, istikrarlı olarak kaybedenler (%90’lik kitle) büyük oranda sürekli olarak değişir. Eskiler çıkar yeniler hevesle gelir. Ve borsa arkasında yatırım hesapları boşalmış mutsuz kalabalıklar bırakarak yoluna devam eder.

Kazanan (aklı varsa eğer) nasıl kazandığını diğer insanlarla paylaşmaz (genelde de öyle olur zaten). Böylelikle kazananların hikayelerini, nasıl ve ne kadar kazandıklarını bizler bilemeyiz.

Peki, kaybeden ne yapar sizce? Tahmin edebileceğiniz gibi mutsuzdur, kızgındır ve kendisi dışında bir suçlu aramaktadır.. Bu suçlamalardan da en çok nasibini alan “Borsa”dır. Üstelik kaybedenler borsanın tehlikesi üzerine sürekli yayın yaparlar. Düşünün bir kere 100 kişilik bir grupta 10 kişi köşesine çekilmiş sessiz sedasız kazandıkları paraları sayarken 90 kişi kayıplarının verdiği acı ile sürekli olumsuz yayın yapmaktadır. Hal böyle iken borsa hakkında bilgisi olmayan birisi sürekli olarak para kaybetmiş insanların anlattıklarından borsa hakkında olumsuz fikir sahibi olur.

Örneğimizi açmak için biraz daha rakamlardan faydalanalım. Borsada işlem yapmak için aracı kurumlarda hesabı olan kişi (ve kurum) sayısı yaklaşık 1,000,000 civarında. Yani yaklaşık bir milyon hesap aktif veya pasif halde şu anda işlem yapıyor. Bir diğer deyimle yaklaşık 100,000 kişi ser verip sır vermeden sürekli kazanıyor, 900,000 kişi ise sürekli sızlanıyor ( para kaybedip hesabını kapatmış olanları saymıyorum bile).  Bu rakamlara yurtdışı hesaplar ve forex hesapları dahil değil. Peki bu durumda, borsa hakkındaki yorumların ne kadarı olumlu olabilir sizce? Ayrıca bu negatif yorumlar hangi bilgi seviyesindeki insanlar tarafından yapılmaktadır? Düşünmekte fayda var.

Bu yazdıklarımdan borsada kazanabilmek için başka bir iş yapmamanız gerektiği anlamı çıkmasın. Bunun pek çok yolu var fakat başka bir yazının konusu. Şimdi kendinize şu soruyu sorun? Bu kazanan % 10’luk dilim içerisine girmeyi göze alıyor musunuz?  Eğer yanıtınız hayır ise borsanın yanından bile geçmeyin ve hayatınıza kaldığınız yerden devam edin. Zira borsa ne olursa olsun sizin için iyi bir şey değildir.

Eğer göze alıyorum diyorsanız (ben bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim) o zaman ilk yapmanız gereken bir çift kulak tıkacı edinmektir. Ardından bu % 10’luk dilime nasıl girebileceğinizi planlamanız ve bu planları sabırla uygulamanız gerekir. Ancak bu durumda, borsanın gereklerini yerine getirdiğinizde borsa sizin için çok iyi bir gelir kaynağı olacaktır.
Peki, nasıl mı yapacaksınız? Durun acele etmeyin. Bu konuda bildiklerimi pek çok yazı ile burada sizlerle paylaşacağım.

Binance

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir